25 Kasım 2011 Cuma

YENİLMEZ ARMADA VE SİSTEM ÜZERİNE

 


     Yenilmez Armada Euroleague'de yoluna emin adımlarla devam ederken Galatasaray taraftarlarının da basketbol sevgisi ve bu takıma olan inançları da aynı orantıda artıyor. İlk başlarda takım taraftara güç verirken artık taraftar takıma güç veriyor. Son oynanan Prokom ve Barcelona maçlarında olduğu gibi. Bu dönüşüm gerçekten taraftarın takıma ne kadar güvendiğinin bir göstergesi. Kemik bir Galatasaray erkek basketbol takımı destekleyicisi oluşuyor artık bu oluşurken bazı basketbol literatürlerini iyi öğrenmek lazım aslında. Basketboldan anlamayan değilde yeni ilgilenmeye başlayan taraftarların bazı tepkileri bazen komik oluyor. Songalia kötü oynarken nerden aldılar bunu, bu Lakovic barcelona'da nasıl oynamış, lokavt bitse de Zaza geri gitse tarzı yorumlar. Bu yıl ki Galatasaray basketbol takımını kurarken Oktay Mahmuti şunu hesapladı günlük performanslar iyi olursa değil takım iyi oynarsa maç kazanacaktı Galatasaray. Böyle de olmaya devam ediyor esasında. Çünkü bu takımda her maç 10'un üzerinde top kullanan oyuncu çok az. Toplar eşit paylaşılıyor ve maçı sistem kazandırıyor oyuncular değil. Songalia ya da Lakovic'i eleştirirken bunları göz önünde bulundurup eleştirin. Ve bu takımın bütçesinin Fenerbahçe Ülker'in yarısından az, Anadolu Efes'in de 3'te biri olduğunu unutmayın ve Oktay Mahmuti'yi unutmayın. Son olarak Lakovic ve Songalia iyi oynarsa maç kazanmayız biz, sistem işlemişse maç kazanırız. Ve bu takımda bir yıldız varsa o Oktay Mahmuti'dir. Çünkü sistemi o kurdu. Ha bir de serbest atış kullanırken şiiitttt yapan kitle yapmayın !

30 Ekim 2011 Pazar

ELMANDER VE KARAKTER

 


      Bu forma herkese nasip olmaz der büyüklerimiz. Karakterli kimliği bir oyuncuda aradığı en önemli özellik Terim'in. Aldığı ve oynattığı oyuncularda bunu görebilirsiniz. Elmanderse mükemmel bir örnek 40 derece ateşle iğneyle oynayacak kapasitede en son Hakan Şükür vardı.  Bülent Korkmaz vardı. O durumda oynayıp bir gol + bu baskıyı yapmak takdir edilesi.

28 Ekim 2011 Cuma

TV'DE FUTBOL (29&31 EKİM)



29 Ekim Cumartesi

13:30 Boluspor - Kayseri Erciyesspor (TRT 6)
14:00 Everton - Manchester United (Ligtv 3)
14:45 Chelsea - Arsenal (Ligtv 2)
15:00 Antalyaspor - Orduspor (Ligtv)
16:00 Karşıyaka - Kartalspor (TRT Anadolu)
16:30 Bayern Münih - Nürnberg (TRT Haber)
17:00 Manchester City - Wolves (Ligtv 2)
19:00 Roma - AC Milan
19:00 Sakaryaspor - Denizlispor (TRT 3)
19:00 Gaziantepspor - Trabzonspor (Ligtv)
19:00 Eskişehirspor - Samsunspor (Ligtv 2)
19:00 Valencia - Getafe (NTV Spor)
19:30 West Bromwich Albion - Liverpool (Ligtv 3)
21:00 Barcelona - Mallorca (NTV Spor)
21:45 Inter - Juventus
23:00 Real Sociedad - Real Madrid (NTV Spor)
23:00 Santos - Atletico Paranaense (Ligtv 3)

30 Ekim Pazar

13:30 Çaykur Rizespor - Konyaspor (TRT 3)
13:30 Akhisar Bld - Kasımpaşa (TRT Anadolu)
15:00 Bursaspor - Manisaspor (Ligtv 2)
16:00 Kayserispor - Galatasaray (Ligtv)
16:30 Köln - Augsburg (TRT Haber)
18:00 Tottenham - QPR (Ligtv 3)
19:00 Adanaspor - Göztepe (TRT 3)
19:00 Ankaragücü - Büyükşehir Bld (Ligtv 2)
19:00 Beşiktaş - Sivasspor (Ligtv)
20:00 Vasco Da Gama - Sao Paolo (Ligtv 3)
21:00 Atletico Madrid - Zaragoza (NTV Spor)
23:00 Malaga - Espanyol (NTV Spor)

31 Ekim Pazartesi

20:00 Mersin İdman Yurdu - Gençlerbirliği (Ligtv 2)
20:00 Fenerbahçe - Karabükspor (Ligtv)


22 Ekim 2011 Cumartesi

OKTAY MAHMUTİ VE SİSTEM

  
     Son günlerde adından sıkça bahsettiren bu gidişle de dahada çok bahsettirecek olan bir adam Oktay Mahmuti. Daha sezon başında 10da 10 yapan, bir Euroleague bileti, bir kupa kazandıran takımın hocası o.  Kimilerine göre basketbolun Mourinho'su bunu  söyleyenler Oktay Mahmuti'nin basketbola ilk adımını Naumoski'nin tercümanı olarak başladığını bilerek mi böyle bir benzetme yapıyorlar bilmiyorum ancak Oktay Mahmuti'yi artık Türk basketbolunda çok ayrı bir yere koymanın zamanı geldi. 



   Oktay Mahmuti'nin felsefesinden bahsetmek gerek önce savunma olmadan hiçbir yere gidilemeyeceğini ve hücumda hareketlilik olmadan basketbolun doğru oynanmayacağına inanıyor ve sistemi bunun üstüne kuruyor. Bir başka olmazsa olmazı takım kimyası ve kim ne yapacaksa düzen içinde yapması. Sabit bir oyuncu seçim tarzı yok. Her zaman oyuncuların iyi yaptıkları işleri çok yaptırmaya, zaaflarını ise gizlemeye çalışan bir koç. Çalıştığı takımlardaki ilk düşüncesi her zaman takımı bir gelenek sahibi yapmaktır. Başarı için asla söz vermez ancak takımı bir adım dahi olsa öne götüreceğine söz verir. Buradan bakarak Mahmuti'yi anlamak daha kolay aslında.



   Küme düşmemek için son maçta kazanmak zorunda olan bir Galatasaray'ı teslim alırken her halde hiç kimse onun takımı şu anki duruma getireceğini hiç zannetmiyordu. Kısıtlı bütçeyle kendisinin 3 katı bütçeye sahip takımı Fenerbahçeye final serisinde kök söktüren takımı Nevan Spahija'nın söylemiyle yüzde ikiyüzüyle oynatan bir koç. Takımda otoritesini öyle kuruyor ki Jaka Lakovic'e (Fenerbahçe maçında) sen hücumda iyi değilsin zaten savunmadada çabuk yeniliyorsun diyerek süresini kısacak, Zaza Pachulia'yaya henüz hazır değilsin geç otur diyebilecek bir koç. Herkes gibi değil o. Formayı hak edene verir. Bırakın Euroleague'i Eurocup'a katılamanın bile başarı olduğu bu takımı 3 ön eleme geçerek Euroleague takımı yapmak çok takdir edilesi. Oktay Mahmuti'nin sadece bunlarla yetineceğini zannedenlerse yanılıyorlar. Türk basketbolu adına yapacak daha çok şeyi var ama beklentiyi öylesine artırdı ki Euroleague'de top 16'ya kalamazsak başarısızlık olacak neredeyse. O kadar çok seviliyor ki şu an Galatasaray'da hem de sadece işini yaparak taraftarla samimi olmadan, arasına mesafe koyarak. Başarıda en arkada durarak, başarısızlıkta ise en öne çıkarak, gerçek bir lider o. 

    Duruşuyla, karizmasıyla, mütavaziliğiyle, tecrübesiyle milli takım için biçilmiş kaptan. Yapılanmanın sistemin adamı. Zaten şu cümleleri her şeyi açıklamıyor mu ? ; ''Bence Türk Milli Takımı, ekolün bir aynası olmamalı. Bu sene antrenör farklı oynatır diğeri gelir farklı oynatır. Bu ekolün bir göstergesi değil açıkçası. Ekol denilen şey altyapıdan her sene 20 oyuncunun A takımın kapısını çalması demektir" 

   İyiki varsın hocam uzun yıllar bizle olman dileğiyle...




13 Ekim 2011 Perşembe

DIANA TAURASI VE GALATASARAY MEDICAL PARK


    Kadınlar Avrupa Ligi’nde Galatasaray Medical Park, A Grubu birinci hafta maçında Litvanya temsilcisi VICI Aistes Kaunas ile karşılaştı.
    Sarı kırmızılılar baştan sona üstün götürdükleri karşılaşmayı 83-66 kazanarak Avrupa Ligi’ne iyi bir başlangıç yaptı.


        
    Maçın yıldızı hiç şüphesiz 5 gün önce gelen Dünyanın en iyi basketbolcusu Diana Taurasiydi. Maçı 31 sayı 8 ribaund ve 6 asistle tamamlayan süper yıldızımız takımın lideri olduğunu ilk maçtan gösterdi. Diğer yandan 8 top çalmayla oynayan Kaptan Işıl Alben Savunmadaki emeğiyle yine gönülleri fethetti.
   Euroleague'de bu sene kesinlikle başarı şampiyonluk. Maçın detaylı istatistiği aşağıda;
GALATASARAY MEDİCAL PARK (83): Epifaniya Prints 10, Bahar Çağlar (2 ribaund- 2 asist), Işıl Alben 2 (5 ribaund- 3 asist- 8 top çalma), Ivanka Matic 5 (4 ribaund), Gülşah Gümüşay 2 (2 ribaund- 1 asist), Diana Taurasi 31 (8 ribaund- 6 asist), Şaziye İvegin 3 (3 ribaund), Alba Torren 18 (1 ribaund- 1 asist), Tina Charles 12 (4 ribaund- 2 asist)
VICI AISTES KAUNAS (66): Sandra Linkeviciene 8 (10 ribaund- 4 asist), Amanda Kemezys 8 (7 ribaund), Tatsiana Likhtarovich 6 (2 ribaund), Santa Okockyte 4 (2 ribaund- 2 asist), Lina Pikciute (1 ribaund), Vita Kuktiene 17 (6 ribaund), Courtnay, Pilypaitis 16 (7 ribaund- 4 asist), Aija Putnina 5 (5 ribaund), Vaida Sipaviciute 2 (3 ribaund)

TV'DE FUTBOL ( 14&17 KASIM)



14 Ekim Cuma
20:00 Trabzonspor - Ankaragücü (Ligtv)
20:00 Gaziantep BŞB - Sakaryaspor (TRT 3)
21:30 Werder Bremen - Borissia Dortmund (TRT HD)

15 Ekim Cumartesi

13:30 Kayseri Erciyesspor - Çaykur Rizespor (TRT 3)
14:45 Liverpool - Manchester United (Ligtv 2)
15:00 Orduspor - Eskişehirspor (Ligtv)
16:00 Bucaspor - Denizlispor (TRT 3)
16:30 Bayern Münih - Hertha Berlin (TRT Haber)
17:00 Manchester City - Aston Villa (Ligtv 2)
19:00 Real Madrid - Real Betis (NTV Spor)
19:00 Beşiktaş - Kayserispor (Ligtv)
19:00 Sivasspor - Gaziantepspor (Ligtv 2)
19:00 Adanaspor - Akhisar Belediyespor (TRT 3)
19:30 Chelsea - Everton (Ligtv 3)
21:00 Barcelona - Racing Santander (NTV Spor)
23:00 Granada - Atletico Madrid (NTV Spor)


16 Ekim Pazar

13:30 TKİ Tavşanlı Linyitspor - Karşıyaka (TRT 1)
15:00 Gençlerbirliği - Antalyaspor (Ligtv 2)
15:00 Büyükşehir Belediyespor - Samsunspor (Ligtv)
15:30 Arsenal - Sunderland (Ligtv 3)
16:00 Konyaspor - Kartalspor (TRT 3)
16:00 Elazığspor - Giresunspor (TRT 6)
16:30 Freiburg - Hamburg (TRT Haber)
17:00 Zaragoza - Real Sociedad (NTV Spor)
18:30 Köln - Hannover 96 (TRT HD)
19:00 Levante - Malaga (NTV Spor)
19:00 Galatasaray - Bursaspor (Ligtv)
19:00 Manisaspor - Karabükspor (Ligtv 2)
19:00 Göztepe - Boluspor (TRT 3)
21:00 Palmerias - Fluminense (Ligtv 3)
21:45 Lazio - Roma
23:00 Sevilla - Sporting Gijon (NTV Spor)


17 Ekim Pazartesi

20:00 Mersin İdman Yurdu - Fenerbahçe (Ligtv) 

KEYİF Mİ DELİLİK Mİ ?

12 Ekim 2011 Çarşamba

BİR FİNAL BİR KUPA

    


                                                    Fenerbahçe'liler biraz gergin gibi..:) 


    27. Cumhurbaşkanlığı kupası, bugün saat:18:30'da Galatasaray ile Fenerbahçe Ülker derbisi sonucunda sahibini bulacak. Bir yanda Euroleague Fatihi Galatasaray, diğer yanda geçen sezonun şampiyonu Fenerbahçe Ülker. Galatasaray'a baktığımız zaman geçen sene hücumda yaşadığı sorunları yaşamamak adına önemli takviyeler yaptı. Jaka Lakovic, Jamon Gordon, Darius Songaila, Zaza Pachulia, Ender Arslan ve Cevher Özer gibi müthiş takviyeler yapıldı. Geçen senenin üzerine yapılan bu müthiş takviyelerle Euroleague'e kalan Galatasaray'ın bugün ki rakibi Curtis Jerrels, Hakan Demirel, Bojan Bogdanovic, James Gist takviyelerini yapan Fenerbahçe Ülker. 


   Bir yanda çok formda olan Galatasaray, diğer yanda sakatlıklarla boğuşan bazı oyuncuları formuz Fenerbahçe. Galatasaray adına fark yaratır dediğimiz oyuncular çok fazla. O kadar çok oyuncu var ki öne çıkabilecek, maçı alabilecek. Ve bütün bunlar düzen içinde oluyor. Bunda topa yön veren ve organizasyonu yapabilecek oyuncu sayısını fazlalığı en büyük etken galiba. Fenerbahçe açısından bakarsak organizasyonu yapacak oyuncu sıkıntısı çektiğini söyleyebilirim. Sakatlıktan yeni çıkmış Ukic henüz tam hazır değil. Yeni transfer Curtis Jerrels biraz dağınık gibi ancak savunmada defosu olmayan hatta topa baskı yapabilen bir isim ama organizasyon konusunda sıkıntılı. Fenerbahçe'de şu an organizasyon yapabilecek en önemli isim Emir Preldzic. Maçında kilit ismi durumunda. Emir iyi oynamazsa Fenerbahçeyi fark bekliyor bu maçta. Fenerbahçe'nin diğer önemli ismi ise fundamental'ı mükemmel olan bir Bogdanovic. Yakında avrupanın yeni Juan Carlos Navarro'su olabilecek potansiyelde bir oyuncu bence. Fenerbahçe'nin en önemli defosu ise pota altı. Çok daha ağır basıyor orda Galatasaray özellikle Zaza hamlesiyle birlikte. 




                                 Mahmuti reyiz her zaman ki gibi.. takımın en büyük yıldızı..
         
   Maçın Favorisi net bir şekilde Galatasaray. Çok uzun yıllar sonra gerçek bu. Koç farkıylada öyle, kadro kalitesiylede. Bu basketbol tabiki bellide olmaz. Maçın yıldızı olması beklediğim isim ise Luksa Andric. Onun ikili oyunlarını savunacak ayakları çabuk bir uzun yok Fenerbahçe'de. Zaza'nın kaç dakika oynayacağı önemli. Galatasaray'ın uzun vadede ona çok ihtiyacı var. Maç saat 18:30'da Sports Tv'de bu arada.(18:30'uda anlamadım sanki arkadan at kovalıyor normal bir saate alsalar olmaz). 

8 Ekim 2011 Cumartesi

GO HOME HIDDINK !

   


     Hiddink bu takımın başına geldiğinde her ne kadar Fatih Hoca gittiği için üzülsemde sevinmiştim. Kendi takımını kuracak Türk futbolunun eksiklerini dışarıdan görecek ve gerekli müdahaleyi yapacaktı. Ve Türk Futbolu ileriye gidecekti. Sonuç odaklı bakmıyorum olaylara bu grupta 2. olacağımız içinde değil. Bu Milli Takım'da olan o heyecanlı,coşkulu futbolun üstüne ekleyecekleri olmalıydı. Burda emekli günlerini geçireceği düşüncesine inanmadım hiçbir zaman ama gerçek öyleymiş. Almanya maçı öncesi aday kadroya 3 sağ bek, 5 stoper, 3 Ön libero çağırdı. Almanya'dan bir puan alabilmek üzerine yaptı bütün planını. Hiddink'ten daha fazla bildiğimi iddia etmiyorum öyle bir şey söylemem saçma olur. Hiddink'in odaklanamadığından, yeteri kadar çalışmadığı o kadar belli ki. Kafa yormamış, maç sonrası gençleri oynatmamız derken 34 yaşındaki aurelio'yu oynattığının(o bölgede oynatabileceği mehmet topal, mehmet topuz varken), 31 yaşında ilk kez milli takıma çağırıp oynatılan Egemen varken düşünmeden konuşuyor.

      Hiddink çalışmıyor, Fatih Terim'in aldığı ücreti konuşanların onun aldığı yaklaşık 4 katı ücreti tartışmamasıda ayrı bir olay. Sınıfta kaldın Hiddink hiç derse gitmeyip son gün çalışan öğrenci gibisin. Yanında da sana doğru yolu gösterecek kimse yok. Fatih Terim'lerin, Mustafa Denizli'lilerin, Şenol Güneş'lerin tırnaklarıyla kazıya kazıya bir yere getirdikleri milli takımı sen hiçbir yere getiremedin. Bu ülkeye tek faydan bir iki gurbetçi futbolcu. Başka yoksun. Go Home Hiddink ! Mustafa Denizli için tam zamanı.!

10 Ağustos 2011 Çarşamba

ARDA TURAN ATLETICO MADRID'TE

     9 Ağustos 2006 Şampiyonlar ligi ön elemesi Mlada Boleslav maçı yer Ali Sami Yen 66 numaralı bir çocuk henüz 19 yaşında bir çok kişinin ilk kez tanıştığı altyapının son ürünü Arda Turan, bu maçla yıldızlaşıyor ve bir hikaye başlayıveriyordu. 66 numaralı kendi deyimiyle 'koca kafalı' bu çocuk çok seviliyordu, Sevildikçe büyüyor, büyüdükçe daha iyi futbolcu oluyordu.  2008'te gelen kazıya kazıya şampiyonluğun final maçı sivas'ta kariyerindeki ilk ve tek hatrick'ini yapıyor ve şampiyonluğa uzanıyordu. Milli takıma yükseliyor, İsviçre maçının 90. dakikasında attığı golle adeta tavan yapıyordu. değerini euro 2008 sonrası dahada arttırıyordu. Galatasaray taraftarıda onu çok seviyor, adeta göz bebeği yapıyordu.


   Euro 2008 sonrası Avrupa dedikodularıda başlıyordu, Arda ise bu dedikoduları doğrular nitelikte Avrupa'da fubol oynamak istediğini söylüyordu. 2008-2009 sezonu çok güzel başlıyor Arda'da baros,lincoln,kewell 4'lüsü adeta şov yapıyordu. Yine efsane maçlardan biri olan Bordeaux maçıyla kariyerinin en iyi maçlarından birini çıkarıyordu. Tavan yaptığı diğer bir sezonsa 2009-2010 sezonuydu. Kaptanlık ve efsanevi '10' numara ile Rijkaard'ın total futbol anlayışında mükemmel bir sezon yaşıyor, Keita'yla birlikte takımın en iyisi oluyordu. Trabzon maçı öncesi idmanda sakatlanıyor. Trabzon, Fenerbahçe ve Eskişehir maçlarını kaçırıyor. Deyim yerindeyse şampiyonluk gidiyordu. Bu süreçte milli takımı sırtlıyor, 2010 dünya kupası öncesi kritik maç ; Bosna Hersek maçının 90. dakikasında çalımlarla sol koridordan getirip vurduğu top direkten dönüyor, Dünya Kupası hayalleride o topla birlikte bitiyordu. 2010-2011 sezonu Arda'nın Galatasaray forması ile en kötü sezonu oluyordu. Sakatlıklarla boğuşan Arda sezonun büyük kısmında oynayamıyordu. Sezon sonu Atletico madrid'ten gelen teklif yönetimin değişmesi ile birlikte rafa kaldırılıyordu. Ardından Babam gibi diye nitelendirdiği Fatih terim yeni yönetimle birlikte göreve başlıyordu. Gitmek isteyen Arda bunla birlikte kalmaya karar veriyor, Fatih hoca gelmeseydi kesin gidecektim diyordu.

   Buraya kadar duygusal davranmadan Arda'nın Galatasaray serüvenini özet geçtim. Şimdiyse Arda'nın verdiği kararı değerlendireceğim. 

   Olmadı be Arda sana yakışmadı bu. transfer sezonunun başında kalıyorum dedikten sonra transfer sezonunun bitmesine bu kadar süre varken ayrılıyorum diyip gitmek hem de Fatih hoca'ya o sözü verdikten sonra... Ben ki senin hatalarının çok az olduğunu söyleyen insanum ama şu ortamı bırakıp gitmek olmadı. Galatasaray adı altında en çok sevdiklerim arasından iki isimi Fatih Terim ve sen varken büyük heyecanla yeni sezonu beklerken.. 



  Kaptanlık ve 10 sana çok yakışmıştı, her zaman öncelik Galatasaray dedin. Seni çok sevdik Arda sen bizim en kıymetlimizdin. Seni ıslıklarken de çok üzülmüştüm. Hasan Şaş'ın kafasına atılan telefonda da Hakan Şükür ayrılırken de. Bu hikaye şimdi sona eriyor belki ama biliyorum bir gün yeniden başlayacak sen yeniden yuvana döneceksin. Senin en mutlu olduğun yer Galatasaray forması bunu biliyorum. Senin yerin ayrı futbolculuğundan yeteneklerinden hiç şüphem yok. Ama şu anda Messi de gelse senin yerini dolduramaz. Sana medyanın gazına gelip eleştirenler yıktı seni belki, belki sinema kapatmanı eleştirenler oldu. Hangi kafaydı bu bilmiyorum ama yaptılar. Seni kırdılar. Bunları önemseyememde diyemedin. Çünkü çok duygusaldın. Seni koruyamadılar Arda. En Büyük nefretim Adnan Polat'a seni koruyamadı, bizde koruyamadık.. 



    Her seferinde Galatasaraylılığın eleştirildi. Medyanın para yüzünden yeni sözleşme imzalamıyor, felipe melo'nun parasına takıldı sözlerine aldırış edenlere de burdan selam gönderiyorum. Senin kaliten Atletico madrid'tede oynamaya yeter Chelsea'de de yeterki konsantre ol ve duygusallığından arın. Belki şimdi sana kırgınız zamansız ayrıldığından dolayı ama biliyorum ki sen orda oynadıkça hepimiz Real Madrid'li Barcelona'lı değil Atletico'lu olacağız. Türk futbol tarihinin en yüksek bonservis ücretiyle gidiyorsun ama içimiz buruk..



   Arda profesyonel bir oyuncu gibi davranmadı, tribünede oynamadı ve tek bir hata yaptı oda şimdi giderken, gideceğini biliyorduk elbet ama keşke haziranda olsaydı ve A.madrid değilde Chelsea olsaydı. Bu ülkenin en büyük en iyi oyuncusu daha iyilerini hak ediyor elbet.

  Keşke Ali Sami Yen Arena'da kupa kaldırıp Fatih Hoca'nın da gönlü olup gitseydin. Olsun Arda biz seni yine seveceğiz. Bu hikaye yarım kaldı belki ama biliyorum ki bir gün yeniden başlayacak.. Yolun açık olsun Büyük Kaptan..




9 Ağustos 2006'da başlayan hikaye yine 9 Ağustos'ta sona erdi.. kendine dikkat et ve bizi ordan da olsa yine güldür... 
Son Olarak bazen şarkılar daha iyi anlatır insanı ;

Dilerim ki mutlu ol sevgilim,
Ben olmasam bile hayat gülsün sana,
Günahım boynunda, ağlayan bir çift göz arkanda..


7 Ağustos 2011 Pazar

ONUN YERİNİ DOLDURMAK İMKANSIZ



 Bu sözler Alex Ferguson'a ait; ''Onun yerini doldurmak imkansız''. 5 Ağustos Cuma günü son kez çıktı old trafford'un çimlerine Scholes, 37 yaşında Cosmos maçıyla futbola veda etti. Jübile maçında gol atan futbolcular nadirdir. Fakat Scholes öyle bir gol attı ki kardeşim sen niye bırakıyorsun dedirtti. 676 maça çıktı United formasıyla başka hiçbir takımda oynamadan tam 20 yıl aralıksız top oynadı 150 gol attı. Çoğu forvetin bile ulaşamayacağı 150 gol. 66 kez İngiltere forması giyip 14 gol attı. Tam 10 kez lig şampiyonluğu, 5 kez community shield, 3 kez FA cup, 2 kez lig kupası, 1 kez de international cup şampiyonluğu. Eh biraz torunlarına göstereceği şeyler oluşmuş.


                                           
                                                    37'lik delikanlının jübile golü


   O istikrarın adıydı. Uzun süreli sakatlık yaşadığını hiç hatırlamam. Sezonda ortalama 40-45 maç oynadı kariyeri boyunca. Alex Ferguson'un has adamları oldu giggs ve gary neville ile birlikte. Benimde her zaman bir futbolcu için istediğim bir kulube malolmayı gerçekleştirdi. O bir efsane. İzlediğim en zeki, oyun görüşü muazzam, oyunu okuyabilen ender oyunculardandı. 37 yaşında bile kendine hayran bıraktı. Oyunun iki yönünü oynama diyince aklıma gelen ilk isimlerden. Oyunu öyle kurabiliyordu ki Scholes stoperlerden aldığı topları 60-70 uzun topla kanatlarda ki veya forvetteki oyuncuları buluşturabiliyordu. Şimdi Onun yerini doldurmak için Sir, Sneijder veya Nasri için 30 milyon euro'yu gözden çıkarmış durumda. Anderson ise ben doldururum diyor Scholes. Bunu diyebilmemiz için oldukça iyimser olmak gerekiyor. Yetenek olarak o seviyeye ulaşılabilir belki ama mental açıdan scholes çok özel lider bir futbolcuydu. Onun liderliğinden yararlanmak isteyen Ferguson ona gelecek sezon teknik ekipte yer vermeye hazırlanıyor.


                               
                                                               Jübilesin'den..


                                 SON OLARAK GOLLERİNDE BİR DEMET...






                                       



6 Ağustos 2011 Cumartesi

MOLA - Rachel Hurd

GÖKHAN TÖRE


Karşınızda 1992 doğumlu büyük potansiyelli yıldız adayı Gökhan Töre. Son olarak Belçika maçında milli takım aday kadrosuna çağırılan Gökhan, 10 Ağustos'la Estonya'yla oynanacak hazırlık karşılaşması içinde kadroya çağırıldı. Altyapısını Bayern leverkusen'de alan gökhan 17 yaşında 30 Ocak 2009'da Gökhan, 500,000 € karşılığında Chelsea'ye transfer oldu. 2 yıla yakın Chelsea'nin rezerve takımında oynayan Gökhan, Chelsea'nin altyapı sorumlusu Frank Arnesen'in Hamburg'un Sportif Direktörü olmasından sonra Hamburg'a transfer oldu.




Bugün Hamburg'la Dortmund deplesmanında ilk lig maçına çıkan Gökhan göz doldurdu ve ilerisi için herkese umut verdi. 3-1 yenilen hamburg'un en iyisi desek yanılmış olmayız. Güçlü fiziği, bileklerine hakimliği, patlayıcı kuvvetiyle dikkat çeken Gökhan'ın oyun görüşüde muaazzam duran toplarıda kullanan gökhan topları müthiş kesti. Genelde Sağ açıkta oynayan Gökhan'ı Robben'e benzettim. İçeri kat edişleri, çalım yeteneği ile müthiş işler yapacak gibi. Milli takımızı içinde tam yerinde bir oyuncu olabilir. Estonya maçında kesinlikle oynayıp neler yapabileceğine bir kez daha bakmak gerek. Altyapısı çok sağlam olan Gökhan'ın Hurşut meriç gibi mi yoksa Robben gibi mi olacağını önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Fakat şu bir gerçek ki ; böyle devam ederse Gökhan'ın bir yıldız olmaması için hiçbir sebep yok.

2 Ağustos 2011 Salı

TV'DE FUTBOL


3 Ağustos Çarşamba
21:45 Trabzonspor-Benfica (Euro Futbol)

4 Ağustos Perşembe
20:00 Legia Varşova-Gaziantepspor
20:00 Gomel-Bursaspor


5 Ağustos Cuma
13:00 Şampiyonlar Ligi Play-Off Kura Çekimi
14:30 UEFA Avrupa Ligi Play-Off Kura Çekimi
21:30 Borissia Dormund-Hamburg (TRT Spor)


6 Ağustos Cumartesi
14:45 AC Milan-İnter Milan / İtalya Süper Kupası
16:30 Stuttgart-Schalke 04 (TRT Spor)
19:30 Hertha Berlin-Nürnberg (TRT Spor)


7 Ağustos Pazar
16:30 Manchester United-Manchester City (NTVSpor) Community Shield
16:30 Mainz 05-Bayer Leverkusen (TRT Spor)
18:30 Bayern Münih-Borissia Mönchengladbach (TRT Spor)



Bu haftanın dikkat çeken maçları şüphesiz takımlarımızın avrupa maçları ve iki derbi. ilk derbi İnter ile Milan arasında Milan favori gibi. İkinci derbide ise Manchester takımları karşılaşacak. O maçı fazla kestiremiyorum agüero'lu kadrosuyla city süpriz yapabilir. Bu arada Almanya ligide başlıyor.

29 Temmuz 2011 Cuma

İMPARATOR'UN DÖNÜŞÜ

   
    Evet güzel bir gündü. Taraftarın stadı hemen hemen doldurmuş ve çoşkulu olması güzel öğelerdendi. Ne olursa olsun artık maçlar işkence değil, kazanırız kaybederiz ama şu bir gerçek bu sene formalar ıslanmadan hiç bir maç bitmeyecek.

      Her ne kadar yedek ağırlıklı bir kadro olsa da Liverpool Liverpool'dur. Maça klasik Fatih Terim takımı mantalitesiyle başladık ; ilk 20 dakikada tempo yap ve golü bul. Baros'un hareketlenmesi için demek ki eski takımını görmesi gerekiyormuş, umarım böyle devam eder. Fatih hoca son İnter ve bu maçta 3'lü orta sahayla oynadı. Sabri'nin enerjisi, Melo'nun rakibi ısırması, Selçuk'un aklı ve kalitesiyle birleşince ortaya müthiş şeyler çıktı. İleride iş yapan oyuncu olduğu sürece bu tarz orta sahalarla maç kaybetmek gerçekten zor. Arda'nın fizik durumu yeterince iyi değil gibi tabi ki bu gayet normal geçen senenin izlerini taşıyor hala. En kısa zamanda iyi olacaktır kaptan. Kazım'ın istekli ve hırsı yerindeydi ama sanki kalite sorunu yaşıyor gibiyiz o bölgede. Kazım bu takımda yer bulmak istiyorsa kesinlikle daha iyi işler yapmalı . Elmander'in golü ise jeneriklikti. İdeal ilk 11'de düşünülmese de Elmander çok iyi bir alternatif ve gerekirse as olarakta oynayabileceğinin sinyallerini veriyor. Böyle olması Fatih Hocayı zorlayacak olsa da eminim memnun olacaktır bu durumdan hocamız. Defans hattına gelirsek orada daha çok sıkıntı var gibi ; hakan balta'nın fatih terim etkisiyle biraz kendine geldiği ortada, Gökhan zan her zamanki gibi savruktu. Servet standartlarındaki gibiydi. En iyisi ise sağda bindirmeleri ve kademe anlayışıyla ujfalusi'ydi. Kendisine iki maçtır hayran kalıyorum.

    Dilimiz ve kapasitemiz yettiğince teknik analizi ve oyuncu değerlendirmelerini yaptık. Şimdi ise maçın önüne geçen olaylara değinelim. Fatih Terim'in maç sonu açıklamaları. Şurdan ayrıntılı olarak bakabilisiniz. Evet Fatih hoca yönetim içinde yaşananların medyaya üstelik kendine söylenmeden yansımasından çok rahatsız. İddialara göre bu durum onu istifanın eşiğine kadar getirdi. Konunun muhattapları söylenenlere göre Sedat Doğan ve Ali dürüst. Sedat Doğan genç bir yönetici belkide mevcut yönetimin en genci. Kendisini forma tanıtımında görünmüştü ve öne çıkmıştı. Evet Felipe Melo'nun yıllık ücreti biraz fazla ama siz iki yıl önce 25 milyon euro ödenmiş bir oyuncuyu alıyorsanız, bu fiyatlara çıkmak zorundasınız. Fatih hoca'nın da söylediği gibi herkes haddini bilsin bugüne kadar Fatih hoca Galatasaray'a zarar vermek isteyecek hiçbir şey yapmamıştır. Bu işler onun uzmanlık alanı ve siz ona güvenmek zorundasınız. Fatih hoca x'i al diyorsa alacaksın bu kadar basit. Elbette her yönetimde böyle şeyler olur, ama medya'ya yansıtmaman gerekiyor. Ünal Aysal'ın bu işi bir şekilde toparlaması gerekiyor. Huzursuzluk arttıkça Fatih Hoca'nın çalışma koşulları sınırlandırlıyor demektir. Maçtada gördük ki hoca Galatasaray'ı, taraftarı çok özlemiş. Stadta en yüksek sesle söylenen şuydu ; İMPARATOR FATİH TERİM !! Her şey böyle iyiye giderken böyle tartışmalara gerek yok bence. Hocanın istediği oyuncuları alın ve geriye çekilip maçları izleyin.