Son günlerde adından sıkça bahsettiren bu gidişle de dahada çok bahsettirecek olan bir adam Oktay Mahmuti. Daha sezon başında 10da 10 yapan, bir Euroleague bileti, bir kupa kazandıran takımın hocası o. Kimilerine göre basketbolun Mourinho'su bunu söyleyenler Oktay Mahmuti'nin basketbola ilk adımını Naumoski'nin tercümanı olarak başladığını bilerek mi böyle bir benzetme yapıyorlar bilmiyorum ancak Oktay Mahmuti'yi artık Türk basketbolunda çok ayrı bir yere koymanın zamanı geldi.
Oktay Mahmuti'nin felsefesinden bahsetmek gerek önce savunma olmadan hiçbir yere gidilemeyeceğini ve hücumda hareketlilik olmadan basketbolun doğru oynanmayacağına inanıyor ve sistemi bunun üstüne kuruyor. Bir başka olmazsa olmazı takım kimyası ve kim ne yapacaksa düzen içinde yapması. Sabit bir oyuncu seçim tarzı yok. Her zaman oyuncuların iyi yaptıkları işleri çok yaptırmaya, zaaflarını ise gizlemeye çalışan bir koç. Çalıştığı takımlardaki ilk düşüncesi her zaman takımı bir gelenek sahibi yapmaktır. Başarı için asla söz vermez ancak takımı bir adım dahi olsa öne götüreceğine söz verir. Buradan bakarak Mahmuti'yi anlamak daha kolay aslında.
Küme düşmemek için son maçta kazanmak zorunda olan bir Galatasaray'ı teslim alırken her halde hiç kimse onun takımı şu anki duruma getireceğini hiç zannetmiyordu. Kısıtlı bütçeyle kendisinin 3 katı bütçeye sahip takımı Fenerbahçeye final serisinde kök söktüren takımı Nevan Spahija'nın söylemiyle yüzde ikiyüzüyle oynatan bir koç. Takımda otoritesini öyle kuruyor ki Jaka Lakovic'e (Fenerbahçe maçında) sen hücumda iyi değilsin zaten savunmadada çabuk yeniliyorsun diyerek süresini kısacak, Zaza Pachulia'yaya henüz hazır değilsin geç otur diyebilecek bir koç. Herkes gibi değil o. Formayı hak edene verir. Bırakın Euroleague'i Eurocup'a katılamanın bile başarı olduğu bu takımı 3 ön eleme geçerek Euroleague takımı yapmak çok takdir edilesi. Oktay Mahmuti'nin sadece bunlarla yetineceğini zannedenlerse yanılıyorlar. Türk basketbolu adına yapacak daha çok şeyi var ama beklentiyi öylesine artırdı ki Euroleague'de top 16'ya kalamazsak başarısızlık olacak neredeyse. O kadar çok seviliyor ki şu an Galatasaray'da hem de sadece işini yaparak taraftarla samimi olmadan, arasına mesafe koyarak. Başarıda en arkada durarak, başarısızlıkta ise en öne çıkarak, gerçek bir lider o.
Duruşuyla, karizmasıyla, mütavaziliğiyle, tecrübesiyle milli takım için biçilmiş kaptan. Yapılanmanın sistemin adamı. Zaten şu cümleleri her şeyi açıklamıyor mu ? ; '' Bence Türk Milli Takımı, ekolün bir aynası olmamalı. Bu sene antrenör farklı oynatır diğeri gelir farklı oynatır. Bu ekolün bir göstergesi değil açıkçası. Ekol denilen şey altyapıdan her sene 20 oyuncunun A takımın kapısını çalması demektir"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder